28 Mayıs 2015 Perşembe

Kiehl's Cilt Bakım Ürünlerim

Merhaba,
Bugün rutin olarak kullandığım Kiehl's ürünlerinden bahsedeceğim. Kiehl's ürünleri ile ilk defa Bağdat Caddesi mağazasında tanıştım. Şans eseri ürünleri incelemek için girdiğim mağazadan, çalışan bayanın cildimi analiz etmesinin ardından verdiği bir sürü tester ile evin yolunu tutmuştum:) Daha sonra denediğim ve beğendiğim ürünlerden kendime bir set yapıp kullanmaya başladım. Çok severek kullandığım ve memnun kaldığım ürünleri artık yorumlayıp paylaşabilecek kadar uzun süredir kullanıyorum:)

Ben bu ürünleri her sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kez kullanıyorum.  Makyajımı temizledikten sonra ilk olarak Kiehl's Ultra Facial Cleanser ile yüzümü yıkıyorum. Ardından Kiehl's Ultra Facial Toner ile yüzümü tonik ile siliyorum. Nemlendirmek için Kiehl's Ultra Facial Cream sürüyorum. Son olarak parmaklarımın arasında ısıttığım Kiehl's Rosa Arctica Eye Balm'ı nazik hareketlerle göz çevreme tamponlayarak uyguluyorum. 
Sırasıyla ürünleri ele alalım;
Kiehl's Ultra Facial Cleanser :

 Kiehl's Ultra Facial Cleanser temizleyiciden 1 fındık büyüklüğünde alıp elimde köpürtüyorum. Sonra yüzümün her bölgesini masaj yaparak temizleyici ile kaplıyorum. Bol su ile duruluyorum. Bu temizleyici şekerden elde edilen ve köpüren glukozid maddesi içeriyor. Ayrıca içeriğinde, skualan, kayısı çekirdeği yağı, E vitamini ve avokado yağı gibi etkili yumuşatıcılar içeriyor.Ürünün 2 boyu var; 75ml boyu 29TL, 150ml boyu 55TL fiyata sahip.

Kiehl's Ultra Facial Toner:

Bol su ile yıkadığım yüzümün nemini alarak üzerine bu toniği uyguluyorum. Toniği sürdüğüm anda yüzümdeki parlamalar geçiyor. Cildim daha mat,sıkılaşmış ve pürüzsüz görünüyor. Alkolsüz bir ürün olması da tercih sebebi:) Bu ürünün de 75ml boyu 25TL, 250ml boyu 55TL fiyata sahip. Fiyat-boyut ilişkisine bakılırsa büyük boyunu almak oldukça ekonomik olacaktır.


Kiehl's Ultra Facial Cream:
Kiehl's Ultra Facial Cream yağlı bir his bırakmayan hafif bir nemlendirici. İçeriğinde Antarcticine (deniz buzullarındaki mikroorganizmalardan elde edilen, cildi soğuk sıcaklık değerlerinde koruması ile bilinen bir glikoprotein)  ve de susuz koşullarda mükemmel su tutma özelliklerine sahip, Avustralya çöllerine özgü bir bitki olan Imperata Cylindrica içeriyor. 24 saat etkili ve nem kaybını azaltıcı özelliği olduğu söyleniyor. Normal ve karma ciltler için günlük kullanımda yeterli olabilecek bu ürün benim gibi kuru ciltler için yeterli gelmeyebilir. Ürünün 30ml (39TL), 50ml(75TL), 125ml (152TL) olmak üzere 3 boyu bulunuyor.


Rosa Arctica Eye:


Bugüne kadar kullandığım en güzel göz altı kremi diyebilirim. Çok yoğun bir içeriğe sahip olmasına rağmen göz altlarında yağlı bir his bırakmıyor. Bu kremden sonra göz altları uzun zaman nemini koruyor. İçeriğinde mineral kaynaklı mika ve titanyum dioksit, skulan, beyaz huş ağacı özü bulunuyor.
Rosa Arctica Eye 17ml boyutta,  135 TL'ye satılıyor.

Benim cildim oldukça kuru ve hassas bir yapıya sahip. Bu nedenle bugüne kadar denediğim ürünlerin çoğunda cildimi kurutma ve pullanma sorunu ile karşılaştım. Kiehl's ürünlerinden sonra cildimin gerçekten temizlendiğini ve hassasiyetinin azaldığını düşünüyorum. Cildimin yapısı nedeniyle aldığım ama memnun kalmadığım için kullanamadığım malesef çok ürünüm var. Kiehl's markasının neredeyse her ürünü farklı boylarda satışa sunması benim için çok avantajlı oldu. İlk önce ürünlerin küçük boylarını aldım ve memnun kaldım. Şimdi ürünlerim bittikçe büyük boylarını alacağım.
Bu seride bana nemlendirme konusunda yetmeyen bir tek Kiehl's Ultra Facial Cream oldu. Normal bir cilt için yeterli olabilecek bu nemlendiricinin etkisi benim kuru cildimde çok uzun süre devam etmiyor.  Ürünlerim bitince, onun yerine şu anda göz kremini kullandığım Kiehl's Rosa Arctica serisinin kreminden denemeyi düşünüyorum. Göz kremine bakılırsa yapısı oldukça yoğun, muhtemelen benim nem ihtiyacımı görecektir.

En yakın zamanda bir Kiehl's mağazasına gidip cilt analizi yaptırmanızı ve ilginizi çeken ürünleri satın almadan önce testerlarını alıp denemenizi tavsiye ediyorum. Pişman olmayacaksınız:)

Kiehl's ürünlerinin detayları internet sitelerinde mevcut;
Telefonla sipariş vermek için :0 850 221 34 83

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere..

26 Mayıs 2015 Salı

Pure Beauty CC Cream

Selamlar,
Yaz ayları geldikçe yüzümüzde fondötenler ağırlık yapmaya başladı. Zaten ben sıcaklarla beraber cilde daha ince bazlı ürünler uygulamak gerektiğini düşünüyorum. Ben her sene bahar aylarında fondötenimi bırakıp renkli nemlendiricilere geçiş yapıyordum. Malum, havalar ısındığında cilt ağır kapatıcılık yerine nem ve hafiflik hissini istiyor. Renkli nemlendiricileri hayatımıza tam katmıştık ki  renkli nemlendiricilerin yerini bb kremler (beauty balm) aldı. Güneş koruması ve kapatıcılık etkisinin olması nedeniyle artık yaz aylarında sadece bb krem kullanıyorum. Bb kremlerin bu kadar popüler olmasından sonra duyduk ki cc kremler (Color Correction) bb kremlerin tahtını sallamaya başladı:) Bende bu sene ismini çok duyduğum ve denemeye fırsatımın olmadığı cc krem arayışına girdim. Watson's'ta satılan Pure Beauty'nin Cc kreminden çok memnun kalan olduğunu duymuştum, bende denemeye karar verdim.
Öncelikle ürünün benim için en büyük artısı içeriğinde paraben, alkol ve lanolin olmaması. Özellikle paraben içeren ürünleri bir türlü sevemiyorum. Benim için bir ürünün başarısının ilk şartı içeriğinde paraben barındırmaması olabilir:)

Bu cc kremi öncesinde güneş kremi uygulamadan gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz çünkü SPF 30++ güneş koruması içeriyor. Çok açık tenli değilseniz, güneş koruması tek başına yeterli olacaktır. 
Pure Beauty cc kremin ivory( açık renkli) ve natural (koyu renkli) olmak üzere iki tonu bulunuyor. Benim ten rengim açık buğday olduğu için ben ivory tercih ettim.
Ürünün kapatıcılığı bb kremlerden daha az ama ciltteki renk eşitsizliklerini gideriyor ve kızarıklıkları kapatıyor. Pure Beauty Cc kremi kullananların en çok şikayet ettiği şeylerden biri ürünün ciltte parlamaya yol açmasıydı. Benim cildim kuru olduğu için ben parlama problemi çekmiyorum. Sadece ürünün barındırdığı inci ışıltısı denilen bir ışıltı var, benim gibi mat ürünlerden hoşlananlar için bu kötü bir durum. CC kremi uygulayıp güneş ışığına çıktığınızda cildiniz simli gibi oluyor. Bence gece makyajında simli baz belki olabilir ama ben gündüz makyajında daha natırel görüntüyü seviyorum.
Pure Beauty cc kremin kalıcılığı fena değil, fakat cc krem öncesi gözenek kapatıcı bir baz sürmezsem benim gözeneklerimi daha belirgin hale getiriyor. Altta fotoğrafın sağında beyaz benek benek görünümü farkedebilirsiniz. Ne yaptıysam bunu tamamen engelleyemedim.


Ben bu ürünü bitiririm belki ama muhtemelen bir daha almam. Bb kremler her zaman daha ilgimi çekecek gibi geliyor.
Ürünün fiyatı Watson's mağazalarında 29TL. Ben bu fiyattan aldım ama çok satan bir ürün olduğu için sık sık indirime giriyor.İndirimleri takip etmenizi tavsiye ederim. 
Sizde deneyin, bakalım memnun kalacak mısınız?

21 Mayıs 2015 Perşembe

Bulgaristan-Varna Gezisi

Merhaba,
Bu sefer taze taze bir gezi yazım var:) Haftasonu havaların ısınmasını fırsat bilip 2 günlük bir Bulgaristan-Varna gezisi yaptık. Gelelim detaylara..
Vize: Öncelikle, Bulgaristan Türkiye'den vize istiyor. Ülke, AB üyesi olmasına rağmen Schengen vizesine tabi değil. Schengen vize sahipleri ve yeşil pasaport sahipleri, 5 günü aşmamak kaydı ile Bulgaristan'da bulunabiliyorlar. Bunların dışında Bulgaristan'ın kendi vizesi var. Bizim pasaportumuz bordo olduğu için biz mecburen Bulgaristan vizesi aldık. Bulgaristan'ın vizesi schengen vizesinden daha kolay alınıyor ve başvuru sırasında daha az evrak isteniyor. Bizim vizemiz 7-8 günde çıktı.

Ulaşım:Varna'ya ulaşım konusuna gelirsek, Varna İstanbul'a yakın bir mesafede gibi görünse de karayolu ile ulaşım oldukça uzun sürüyor. Ben uçak korkum nedeniyle arabayla gidebileceğim yerlerde mümkün olduğu kadar karayolu kullanmayı tercih ediyorum. O yüzden biz de Varna'ya araç ile gittik. Hava yolu ile gitmek isterseniz, Varna'ya Thy firması uçuyor ve Varna havalimanı Varna merkeze yakın bir mesafede bulunuyor. Uçakla İstanbul-Varna yaklaşık 1 saat sürüyor. İstanbul-Varna arası karayolu oldukça virajlı bir yol ve Bulgaristan'a girdikten sonra yollar oldukça eski dar. Biz 6 saatte gidip 7 saatte döndük. Yolların tek iyi tarafın Bulgaristan'ın yemyeşil ormanlarının içerisinden seyahat ediyor oluşumuzdu.  Her ne kadar uçak korkum olsa da bir daha gidecek olursam muhtemelen hava yolu ile ulaşımı tercih ederim:)
Varna yolundan bir fotoğraf;

Konaklama:Biz Varna'nın asıl turistik bölgesi olan Golden Sands bölgesine gittik. Golden Sands gerçekten altın renkli kumları olan bir sahil şeridi. Burada yan yana bir çok otel ve gece kulübü bulunuyor. Biz Internetional Hotel'de kaldık. Biz otelimizi genel hatlarıyla beğendik. Oteller Bulgaristan koşullarına göre çok lüks olsa da, otelleri Türkiye'deki otellerin kalitesi ile karşılaştırmamak lazım. Bulgaristan'da genelde her yer çok eski ve yerel halkın ekonomik durumu çok iyi değil.Bu nedenle kaldığımız otel o bölge için oldukça iyi şartlara sahipti.
Hava biraz kapalı da olsa odamızdan Golden Sands manzarası (odanın camları açılmadığı için camdaki yansımaları mazur görün:);


 
Bizim kısıtlı bir süremiz olduğu için zamanı iyi kullanabilmek istedik. Varna haftasonu tatilinde  önemli yerleri gezip bitirebileceğiniz kadar küçük bir yer, bu sayede bizim 2 gün tatilimiz görmek istediğimiz yerler için yeterli oldu.
Biz Mayıs ayının ortasında hava durumunun İstanbul'a yakın olacağını ve sıcak bir havayla karşılaşacağımızı düşündük ama ilk günümüzde ara ara yağmur yağan kapalı bir hava hakimdi.
Bulgartistan'da para birimi leva; bir leva yaklaşık 1,50TL ediyor. Kentte genelde her yerde sadece leva geçiyor, çok az yer kredi kartı ile ödeme imkanı sunuyor. Bu yüzden mutlaka paranızı levaya çevirmenizi öneririm. Neyse ki şehrin bir çok yerinde döviz büroları var.
Biz ilk günümüzü Golden Sands'den 17 km uzaklıkta olan Varna merkezde önemli yerleri gezmek için ayırdık. İlk durağımız şehrin sembolü olan Varna Katedrali oldu.
1886 yılında inşa edilmiş olan ortodoks katedralinin içerisinde güzel duvar süslemeleri var. Dış cephesi de oldukça güzel bir mimariye sahip.
Katedralin karşı caddesinde yürümeye başladığınızda yol yemyeşil ve çok büyük bir parkın içine çıkıyor. Burası "Deniz Parkı". Denizin kenarında konumlanmış parkı gördüğümüzde çok şaşırıyoruz. Parkın içerisinde bir sürü kafe ve oyun alanları var. Parkın önünde de kocaman bir plaj bulunuyor.  Varna'da yeşil alanlara o kadar değer veriliyor ki ne tarafa başınızı çevirseniz yeşil görüyorsunuz. İnsanlar çocuklarını, evcil hayvanlarını almış parkın tadını çıkarıyorlar. Bu park  bizim en beğendiğimiz yerlerden biri oldu.


Bunların dışında Varna'da görülecek yerlerin arasında Varna Akvaryumu, Varna Arkeoloji Müzesi, Varna Tarih Müzesi, Varna Deniz Kuvvetleri Müzesi ve Slivnitsa ve Knyaz Boris Sokakları bulunuyor.
Bulgaristan'ın para birimi bizimkinden değerli olsa da Varna'da yaşam genel olarak ucuz. Slivnitsa Caddesi'nde bulunan kafelerde 6 leva( 9TL)'ya alkollü kokteyllerden içebilirsiniz:)
Varna'da en çok dikkatimi çeken şey, yiyeceklerinin gerçekten organik olması. Sokak satıcılarında gördüğüm meyve ve sebzelerin hiç birini bizim organik pazarlarda dahi görmedim. Renkleri öylesine güzel ve öylesine tazeler ki..Bulgaristan halkı bu konuda çok şanslı.
Varna'nın her yerinde;  ana yollarda ve sokaklarda kazı çalışmaları, binaların çoğunda inşaat vardı. Bu durum görüntü ve ses kirliliği nedeniyle rahatsızlık vericiydi. Her zaman böyle mi oluyor yoksa yaz sezonu gelmeden yapım işlerini tamamlamak için mi çalışılıyor bilemiyorum ama her yerde inşaat olması kent için hoş bir görüntü değildi.

Alışveriş: Avrupa kentlerini gezdiyseniz alışveriş konusunda aynı beklentide olmamalısınız. Varna'nın alışveriş kısmı zayıf. Ben yöresel yiyecekler dışında alınabilecek pek birşey bulamadım. Hediyelik eşya olarak da gülden yapılmış kremler, sabunlar ve lokumlar heryerde mevcut. Gül aromalı ürünler ve aromalı sabunlar iyi bir hediyelik eşya alternatifi olabilirler. Özellikle Golden Sands'te sahil boyunca bu hediyelik eşyaları alabileceğiniz küçük dükkanlar bulunuyor.

Biz ikinci günümüzü güneşli havanın da etkisi ile Golden Sands'te geçirdik. Deniz henüz çok soğuk olduğu için denize giremedik ama güneşten faydalanmak için kumsalda güneşlendik. Denizin soğukluğuna rağmen denize girebilen birkaç kişiyi hayretle izledik:)


Kaldığımız bölge olan Golden Sands, aslında gece hayatı ile oldukça ünlü. Sahil boyunca çok güzel kulüpler ve varlar var. Fakat bizim gezi tarihimiz Mayıs ayında olduğu için buradaki kulüplerin çoğu henüz sezon açılışlarını yapmamıştı. Dolayısıyla burayı ziyaret edecekseniz hem gece hayatının hem de deniz sezonunun olduğu yaz aylarında gelmekte fayda var.
Son olarak dönmeden önce Bulgaristan'ın güzel şaraplarından, bizim rakımıza benzer bir içki olan rakiadan, bir tür peynirli börek olan baniçkadan, güzel kahvaltılık sosu lütenisadan ve ünlü kaşkaval peynirinden mutlaka tatmanızı tavsiye ederim.
Uzun bir yazı oldu, buraya kadar zaman ayırıp okuduysanız çok teşekkür ederim:)

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sevgiler..



13 Mayıs 2015 Çarşamba

Benefit Primping With The Stars

Merhaba,
Sephora'ya her girdiğimde Benefit standına uğramadan geçemem. Ürün ambalajları o kadar albenili ki, insanın her ürünü tek tek deneyesi geliyor:) Benefit ürünlerinden ambalajını ve içeriklerini beğendiğim, denemek istediğim ama emin olamadığım ürünler vardı. Malum benefit ürünleri çok ekonomik değiller, aldığım ürünü olur da beğenmezsem yazık olur diye cesaret edip denemek istediğim tüm ürünleri almak konusunda tereddüt ediyordum. Benefit tam da bunu düşünmüş olmalı ki, denemek istediğim ürünlerin küçük boylarından oluşan harika bir kutu içeriği oluşturmuş: "Primping with the Stars";


Öncelikle setin kutusu çok güzel. Ben her zaman ambalajlara çok önem veririm, bu tasarımı da çok beğendim. Kitap şeklinde tasarlanan kutunun içerisinde ayrıca ayna da bulunuyor. Yani ürünleri bitirdikten sonra kutuyu atmayıp kullanabilirsiniz.  Kutunun içeriği şöyle; 
  • Some Kind a Gorgeous- Kompakt Fondöten
  • Stay Don't Stray-Göz Altı Kapatıcısı/Far Bazı
  • Benetint- Sıvı Allık/Ruj
  • Girls Meet Pearl- Aydınlatıcı
  • The Porefessional-Makyaj Bazı
  • They're Real-Maskara


 Kutu içerisinde ayrıca her ürün için kullanım kılavuzu mevcut. Benefit bu kullanım kılavuzlarını çok güzel hazırlıyor. Kılavuzlar sayesinde her ürünün hangi bölgeye ve hangi miktarlarda uygulanacağını görebiliyorsunuz. 

Kutu içeriğinde neredeyse yüzün her bölgesi için ayrı bir ürün bulunuyor. Böylelikle Benefit'in bir çok ürününü denemiş oluyoruz.
Ürünlerin detaylı incelemesine gelirsek;


  1. Stay Don't Stray-Göz Altı Kapatıcısı/Far Bazı: Ürün hem göz farı bazı, hem de göz altı kapatıcısı olarak kullanılabiliyor. Far bazı olarak kalıcılığı güzel fakat uyguladığınız farın rengini koyulaştırıyor. Kullanırken buna dikkat etmenizi öneririm. Göz altı kapatıcısı olarak yeterince yoğun bulmadım, ben daha kapatıcı ve krem bazlı ürünleri seviyorum, bu nedenle göz altı kapatıcısı olarak kullanacağımı zannetmiyorum.
  2. The Porefessional-Makyaj Bazı: Ten rengine oldukça yakın olan bu ürün aynı zamanda silikon bazlı. Fondötenin yüzde daha iyi dağılmasını ve gözeneklerin kaybolmasını sağlıyor. Ürünün malesef nem verme özelliği yok, bu nedenle iyi nemlendirilmiş bir ciltte uygulanmaya ihtiyacı var. Daha iyi sonuç için sadece gözeneklerinizin çok belirgin olduğu yerlerde uygulamanızı tavsiye ederim. Ben ürünü beğendim, elimdeki boyu bittikten sonra büyük boyunu alacağımı düşünüyorum.  
  3. Some Kind a Gorgeous- Kompakt Fondöten: Medium renkte olan bu fondöten buğday renkli ciltler için uygun. Benim tenimde renk uyumu sorunu olmadı. Ürünün hafif bir yapısı var, bu nedenle de çok kapatıcı bir ürün olduğu söylenemez. Ben ürünü nemli süngerle uyguladığımda en iyi sonucu aldım. Fakat ürünün boyutu bana tüm yüze uygulamak için biraz küçük geldi. Kutudan çıkan boy tüm yüze uygulanırsa 5-6 seferde bitebilir diye düşünüyorum. Bu nedenle setten çıkan ürün boyutu ile sadece ürün hakkında bilgi sahibi olunabilir. Çok güzel muadilleri varken bu ürünün büyük boyunu alacağımı zannetmiyorum. 
  4. Benetint- Sıvı Allık/Ruj: Bu seti alma nedenim bu ürünü denemek olabilir:) Benefit'in en tercih edilen ürünlerinden biri olan benetint'i bende uzun zamandır denemek istiyordum. Ürün allık olarak bir mucize bence. Kalıcılığı ve doğallığı çok güzel. Ürünü doğru uyguladığınızda tüm gün kalıcılığını ve doğallığını yitirmiyor ve yanaklarınızda "kendiliğinden pembeleşmiş" görüntüsü yaratıyor. Ürünü kullanırken tek dikkat edilmesi gereken hızlı uygulanması. Yanaklarınıza sürdükten sonra çok hızlı kuruyor ve dağıtılması mümkün olmuyor. Bu nedenle ben kendi fırçasıyla elmacık kemiklerime 3 nokta halinde sürüp elimde hızlıca dağıtıyorum. Benetint aynı zamanda ruj olarak da kullanılabiliyor fakat ben dudaktaki duruşunu beğenmiyorum. Ayrıca dudaklarımı da çok kurutuyor. Bu nedenle allık olarak daha etkili bence. Ürünün küçük boyu biter bitmez hemen orjinal boyunu edineceğim.
  5. Girls Meet Pearl- Aydınlatıcı: Bu ürün baz şeklinde bir aydınlatıcı. Ben makyajımın sonunda elmacık kemiklerime allık uyguladıktan sonra, üst hattına bir şerit şeklinde fırçayla uyguluyorum. Ürünün yüzde duruşu çok güzel, makyajı daha canlı ve ıslak gösteriyor. Fakat malesef kalıcı bir ürün değil. Uygulandıktan bir-iki saat sonra parlaklığını yitiriyor. Aydınlatıcı olarak kullandığım daha etkili ürünler varken bu ürünü yeniden edineceğimi sanmıyorum.
  6. They're Real-Maskara: Bu ürünü ilk defa Paris seyahatimde görüp almıştım. O zaman Benefit'in yeni çıkan bir ürünü olduğu için Sephora çalışanları çok methetmişti. Bitene kadar kullanmıştım fakat benim için yıllardır kullandığım Lancome Hypnose rimelimin yerini tutamamıştı. Setten çıkan ürünlerden daha önce tek denediğim ürün bu. Bu rimel kirpikleri tek tek ayırıp belirgin hale getiriyor ve uzatıyor. En güzel yanı kirpiklerde topaklanma yapmıyor. Temizlemesi biraz zor bir ürün, bu nedenle temizlemek için kendi temizleyicisi olan  "They're Real Remover"'ı kullanmanızı tavsiye ederim. Bu ürünü de yeniden bitene kadar severek kullanırım fakat yenisini alacağımı düşünmüyorum.

Türkiye'de sadece Sephora'larda satılan Primping With The Stars setinin fiyatı  129TL. Ben bu ürünleri set sayesinde deneme şansı edindiğim için oldukça mutluyum.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere,

Sevgiler,

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Bikutumutluluk

Merhabalar, 
Bir arkadaşım sayesinde gördüğüm ve ilk defa denediğim bir süpriz kutu servisinden bahsedeceğim bugün. Adı "bikutumutluluk";
Herşey bir arkadaşımın instagram profilinde kendisi için sipariş ettiği konsept kutuyu görmemle başladı:) Süpriz içerikli kutuları çok sevdiğim için daha önce lila kutu, vanilya club gibi kutu servislerini sürekli satın alan biri olarak öncelikle bu kutuyu da kozmetik içerikli zannetmiştim. İnternet sitesini incelediğimde içeriğinin kozmetik değil, her ay yayınlanan konsept kapsamında olduğunu gördüm (www.bikutumutluluk.com). Alsam mı, almasam mı diye düşünürken bir sonraki kutu konseptinin melek olduğunu gördüm ve hemen sipariş formu doldurmaya başladım. Beni tanıyanlar bilirler, melek içerikli olan her şeye bayılırım. Çocukluğumdan beri evimin her yerinde çeşitli melek figürleri olduğu yetmezmiş gibi, evlenirken nikah şekerim bile melek şeklindeydi:)
Heyecanla beklediğim "melek" konseptli kutum bugün geldi ve içeriğini hemen sizlerle paylaşıyorum;
Kutu biriktirmeyi seviyorsanız paket sade ve güzel bir kutu şeklinde hazırlanmış. Hayalimde gelecek kutunun üzerinde melek kanatları vardı ama salıncak görselini de sevdim:) Bir de not iliştirmişler kutunun içerisine, "melekler de dilek tutar"; böylelikle kutuyu açarken yakın bir arkadaşımdan hediye alıyormuş gibi hissettim:)
Kutudan çıkanlar içerisinde en çok üzerinde kız figürleri olan amerikan servisleri beğendim. İkili set olarak gönderilen bu amerikan servisleri severek kullanacağımı düşünüyorum. Umarım yıkandığında deforme olmaz, kutunun içerisinde bununla ilgili bir not göremedim. Deneyip göreceğiz sanırım.

 Kutudan ayrıca bulut şeklinde minik bir broş, sevimli bir kese içerisinde Avon yüz kremi ve ortasında melek kanatları olan küçük bir çerçeve çıktı. Broşu beğendim, süs amaçlı bir yerlerde kullanabilirim diye düşünüyorum. Avon krem ise hayal kırıklığına uğradığım bir ürün oldu. Konsept kutusu olunca her şey meleklerle ilgili olsun istiyor insan, bana kremi sanki kutuyu doldurmak için göndermişler gibi geldi. Melek konseptli çerçeve çok güzel, fakat bana gelene kadar biraz deforme olmuş. Daha iyi paketlemelerini tercih ederdim. 

Son olarak kutunun içerisinden güzel grafiklerle hazırlanmış dilek kartları çıktı. Yine kutu konseptine çok uygun bulmasam da bu kartları da dekorasyon amaçlı belki bir yerlerde kullanabilirim. 


Özetle benim için bikutumutluluk beklentilerimi malesef tam anlamıyla karşılamadı. Ama aldığıma pişman değilim, en azından özenerek hazırlanmış. Uygulama yakın zamanda başlamış, konsept kutular zamanla daha gelişir diye düşünüyorum. Bikutumutluluk'un bir aylık kutu fiyatı 39.90TL. Ayrıca konsept kutularında 3 aylık (33,90TL x 3) ve 12 aylık (25,90TL x 12) olmak üzere avantajlı üyelik fiyatları var.  Ben kendi adıma şu an için uzun dönemli üye olmayı düşünmem, ama beğeneceğim yeni bir konsept olursa satın alıp yeniden deneyebilirim.
Bakın bakalım size uygun bir konsept var mı? 
Görüşmek üzere..






7 Mayıs 2015 Perşembe

La Roche-Posay Cicaplast Baume

Merhaba, 
Benim oldukça hassas, alerjik ve kuru bir cildim var. Böyle olunca da bir çok markanın ürününü denesem de cildimi nemlendirmek için yeterli olacak ürün bulmakta zorlanıyorum. Kozmetik dolabım denenip memnun kalınmadığı için bitirilmemiş türlü türlü nemlendiricilerle dolu:)
Sizleri yeni nemlendiricim ile tanıştırmak isterim; "La Roche-Posay Cicaplast Baume";

La Roche-Possay markasını etkili sonuçlar yarattığını bildiğimden ve bildiğim kadarıyla tüm ürünlerinde paraben kullanmamalarından dolayı her zaman sevmişimdir. Uzun bir süredir bu markanın el kremini kullanıyorum ve oldukça memnunum. Cicaplast Baume de benim bu markadaki yeni favorim oldu. Aslında tahriş olmuş ciltler için önerilen bu ürünü ben her gün sabah ve akşam cilt temizliğimden sonra ince bir tabaka halinde uyguluyorum. Yoğun bir krem olmasına rağmen benim cildimde hızla emiliyor. Cildiniz çok kuru değilse yağlanma problemi yaşamamak için gün aşırı kulanmanızı öneririm. 
İçeriğinde bulunan panthenol 5% ve madecassoside ile zarar görmüş hassas ciltleri onaran bu krem aynı zamanda paraben ve parfüm içermiyor. 
Deneyin, memnun kalacaksınız:)
Görüşmek üzere..

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Nuxe Reve De Miel Ultra Nourishing Lip Balm

Merhaba,
Kış aylarından beri soğuk havanın etkisi ile dudaklarımda oluşan kuruluk için işe yarayacak ürün arayışındayım. Dudaklar konusunda genelde en iyileri oldukları söylenen Blistex ve Dermologica ürünleri malesef bende beklediğim etkiyi yaratmadı. Sonunda dudakların yine kurudu ve pul pul oldu.  Ama en sonunda aradığım ürünü buldum:) 
Sizlere yeni keşfimden bahsetmek istiyorum; "Nuxe Reve De Miel Ultra Nourishing Lip Balm".
 
Eczanede Nuxe standında şans eseri gördüğüm bu ürün yaklaşık bir hafta düzenli kullanım ile dudaklarımın nemli ve yumuşacık olmasını sağladı. Ürünün içeriğinde akasya balı, shea yağı ve greyfurt esansı bulunuyor. Ürün  %80,2 oranında doğal içerikten oluşuyor. İçeriğinde renklendirici madde ve paraben olmaması ürünü benim için oldukça cazip hale getiriyor:) Ürünün baskın bir greyfurt kokusu var, ama sürdükten kısa süre sonra kokusunun etkisi geçiyor. Portakal kokulu ürünleri seviyorsanız eminim bu ürünün kokusuna da bayılacaksınız:)


Nuxe Reve De Miel dudak balmının benim için tek dezavantajı  kavanozda olması. Gün içerisinde tazelemek için çok hijyenik olmayabiliyor. Dudak bakımında kolay uygulanabilir olduğu için stick ürünleri seviyorum. Ama bu ürünü sabah akşam cilt bakımından sonra sadece evde kullanırsanız yeterli oluyor. Benim çok nemsiz dudaklarım olmasına rağmen gece uyumadan önce sürdüğüm balm sayesinde sabah uyandığımda dudaklarım hala nemli ve yumuşacık oluyor.
Ürünün fiyatı 29TL, boyutuna bakılırsa oldukça uzun süre yetecek görünüyor.

Bir başka yazıda görüşmek üzere..

Artık benimde bir blogum var:)

Merhaba;
Çok gezen ve çok alışveriş yapan biri olarak almayı düşündüğüm her ürünü, gitmeyi düşündüğüm her şehiri google'dan araştırırım. Bu konuda en çok bilgiye ulaşabildiğim yerler genelde bloglar oluyor. Bu nedenle ben de kendi blogumu açıp deneyimlediklerimi sizlerle paylaşmak istedim. Bloguma hoşgeldiniz:)